2009/04/23

Lawn Dogs (1997)




















Yönetmen: John Duigan

bir film daha ne kadar güzel olabilir ki..

devon and trent. trent and davon.












devon: i'm not a princess.


trent: well, i'm still piss poor.


















devon: People say you're trash. Trash is something you put a lid on because it stinks. You don't smell so bad!


trent: that made my day!
















devon: home is in my hands...















"...and the boy drove on and on. never coming back. "

Lantana (2001)


















Yönetmen: Ray Lawrence


soru: nedir bu Lantana?


cevap: yaşlandıkça renk değiştiren çiçek.

Revanche (2008)


















Yönetmen: Götz Spielmann


evet, bir film festivali havası estiriyor, evde izlenmiş olsa da.

Gake no ue no Ponyo (2008)


















Yönetmen: Hayao Miyazaki

aishiteru ojisan Miyazaki!

sorry for my bad japanese :p

Kurenai no buta (1992)


















Yönetmen: Hayao Miyazaki

"Faşist olacağıma domuz olurum daha iyi"

Bu lafı bir yerden hatırlıyorum ama..


2009/04/20

Solaris (2002)




















Yönetmen: Steven Soderbergh

şair ne demiş;

though lovers be lost love shall not;
and death shall have no dominion.

bir yerlere yollanacak bu şiir.

2009/04/19

Cry of the Owl (2009)




















Yönetmen: Jamie Thraves

paddy considine oynuyorsa iyi filmdir teorisine adım adım.

film hakkında;

"kadınlardan korkacaksın, ağbi. bi de baykuşlardan."

..ve esas oğlan. esaslı oğlan. paddy considine. şukela bir fotoğrafıyla, bu blog'u güzelleştirsin.


Goodbye Bafana (2007)




















Yönetmen: Billie August


mandela da iyiydi,hoştu ama dikkatinizi çekerim, ayrıca teröristti diyor film ve filmi seyreden 'beyaz' teyzeler amcalar hümanizmin doruklarına ulaşıyor. içleri rahatlıyor.
benim içinse bu film bir asker ve onun küçük hesaplar peşindeki karısının hikayesi. tabii önemli bir farkları var, mandela'ya yakın yaşamaları. mandela sayesinde evrim geçiriyor asker-gardiyan- falan filan.
filmin sonunda askerin karısı mandela'ya bağırıp el sallamıyor mu, aman yarabbim , ne kadar da duygusal ! onca yıl mandela'nın yüzüne bakmadığı için pişman oluyor evet. ama ne zaman?
mandela özgür olduğunda.

2009/04/16

Idiocracy (2006)




















Yönetmen: Mike Judge


çok güldüm, çok eğlendim, ayıldım ve bayıldım.

filmdeki ameriga başkanı obama'dan bile sempatik! bakınız;












frito lan, aptalsın ama sevdim seni. işte frito;




Married Life (2007)





















Yönetmen: Ira Sachs

ameriga birleşik devletleri in 50's. sigara içmek ve aldatmak. adamlar tiryakisi olmuş. filmde bunlar dışında pek bişiy yok. attım çöpe.

buyurmaz mısınız?


2009/04/14

2009/04/13

Klass (2007)



















Yönetmen: Ilmar Raag



Ünlü düşünür Sakallis " Derdi olan filmleri seviyorum" demiş. Bu görüşe katılmamam ne mümkün. Tıpkı Dead Man Shoes veya ne bileyim La Haine gibi derdi olan bir film Klass.
Bu film hakkında gençlerde artan şiddet eğilimi, ergen sorunları, tahmin edilebilir son muhabbetleri yapmak filmin anlatmak istediğiyle doğrudan alakalı değil bence. Bu film özünde vicdanla, insanlıkla ilgili. Faşist ruhlu manyaklar ve onların yaptığı zulüme yardakçılık yapan ve olayları sadece izleyen mallarla ilgili. Dünyanın genel durumunun küçük bir kesiti ve sadece anlatmaya çalıştıklarıyla bile bu dünyaya gerekli bir film.


" size rağmen ölmeyeceğim "


dip not 1: sakallis'in sürgünden dönünce izlemesi gereken film.
dip not 2: porco rosso -eğer izlemediyse- hemen bi izlemeli.

2009/04/09

Death of a President (2006)



















Yönetmen: Gabriel Range

Afiş çok hoş olmuş ya.

Puan: 6 ama 7 bile olabilir

The Happening (2008)




















Yönetmen: M. Night Shyamalan


Mister Shyamalan bizi uyarıyor.
"Dünyamıza artık zarar vermeyin yoksa böyle 'dehşet' filmler çekerim haaa"

Puan: 4,5'tan 5

2009/04/07

In the Cut (2003)




Yönetmen: Jane Campion



Öncelikle filmin bu afişi çok kötü, burası bir nevi afiş blogu olduğu için bunu söylemeden geçemedim. Ben olsam şöyle bi afiş yapardım mesela;






ehh bu da çekim ve renk itibariyle çok iyi olmadı ama sahne olarak favorim bu, bir de açılış sahnesi. filme gelince bir gerilim romanı uyarlaması olsa gerek. gerek değil öyle, fakat kitap hakkında bilgim yok. filmde ise pek gerilim yok. en önemli eksiği kanımca bu. onun yerine gerilimli seks var (ne demekse) meg ryan olunca filmden romantik beklentiler oluyor tabi. eminim bunu romantik bir aşk filmi sanıp alan pek çok genç çiftimiz izlerken "bu ne biçim film yaa tühh keşke yalnız izleseydim" gibi laflar etmiştir.(evet ben yanlız izledim)

neyse, ben bu mark ruffalo'yu ne zaman görsem sempatik bir akım duyuyorum ona karşı. elektriksel akım mı bilemiyorum artık. o bir kirli sakal ikonası ve en sevdiğim sakallı.(diğerine kızgın ve kırgınım,onun sakallarına ilgim yok artık) mark ruffallo bu filmde karakter olarak ters köşe yapsa da onun o naif tarafını yine görebiliyoruz. evet filmde başka taraflarını da görebiliyoruz ama işte öhöm öhöm falan filan. bu arada dvd nin üstünde birşey dikkatimi çekti ve çok güldürdü beni. mark ruffalo yerine mark buffalo yazıyor. ehe ehe tebrik ediyoruz kanal d home video'yu.

jennifer jason leigh yine tatlı ve seksi. öpüyoruz buradan kendisini.

meg ryan da az daha kassa nicole kidman kıvamında oynayacakmış.

işte bu kadar. imdb puanı 5. benimse 6.85 ten 7.

2009/04/01

Y tu mamá también (2001)

Yönetmen: Alfonso Cuaron


"Life has its way of teaching us. Life has its way of confusing us. Life has its way of changing us. Life has its way of astonishing us. Life has its way of hurting us. Life has its way of curing us. Life has its way of inspiring us."